Öncelikle öğrenmek istediğim, o duygu adamının kim olduğu! "Ölürüm Hasretinle"nin sözleri kime ait?
Tuna: Bana... Ama biz genellikle her şeyi beraber ortaya çıkarıyoruz; "Ben yaptım, sen yaptın" yok yani. Parçanın son hali her zaman stüdyoda meydana geliyor. Bir de bizim şöyle bir şansımız var, herkes birbirinin enstrümanlarını çalabiliyor. Bu yüzden birbirimizi anlamamız çok kolay oluyor.
Herkeste yetenek var yani. Konservatuar mı okudunuz siz?
Erdem: Ben Açık Öğretim Kamu'dayım. Okan ile Tuna konservatuar mezunu. Serter ziraat mühendisliğinden mezun.
Seksendört! Grubun ismi nerden geliyor?
Tuna: Baştan söyleyelim, seksen dörtlü filan değiliz, alakası da yok. Grup kurulduğu zaman sekiz-on tane isim seçeneğimiz vardı. Hepsi spekülatif isimlerdi, birçok anlam içeriyorlardı. İçlerinden bunu seçtik. Seksendört de birçok anlam içeriyor. Herkes düşünsün ve bulmaya çalışsın işte.
"Sex and Dirt" diye duydum ben valla.
Erdem: İsimler markalaşıyor bir süre sonra. Ne olduğuyla ilgilenmemek gerekiyor. "Kurban" deyince, aklınıza koyun-kuzu gelmiyor ya da Duman dinlerken, yangın-alev düşünmüyorsunuz.
Haklısınız, ama insan merak ediyor işte. Nasıl bir araya geldiniz, o zaman bunu anlatın!
Serter: Tuna ile biz çok eskiden arkadaşız aslında. 16-17 yaşlarında punk müzik yapıyorduk, asi gençlik işte! Sonra ben 99 yılında Erdem'le tanıştım, farklı bir grup kurduk ki, bu grup da 84'ün temelini oluşturuyordu. Erdem ve ben amatörce çalışırken Tuna da bize katıldı, üç kişi olduk. Sonra bir arkadaşımız daha katıldı, ama o dört sene önce yurtdışına gidince yerine Okan arkadaşımız geldi. Böylece 4.5 sene önce bu kadroyu oluşturduk.
Uzun zamandır bir arada sayılırsınız. Neden daha önce albüm çıkarmadınız?
Tuna: En baştan beri kendi bestelerimizi yapmaya çalışıyoruz. Zamanla bu yaptığımız Türkçe besteleri, kaydetmeye başladık. 2001 yılında bize teklif geldi. Hatta şu anda insanların Sezen Aksu cover'ı olarak bildikleri "Masum Değiliz" o zamanlar tasarlanmış ve kaydedilmiş bir parçaydı. Ama o albüm projesi sonuçlanamadı.
Manga, Deja-vu, Çilekeş... Siz de şu ünlü Ankaralı gruplardansınız. Siz de diğer gruplar gibi barlarda çalarak mı bu işe soyundunuz?
Okan: Hayır, biz hiçbir zaman bar grubu olmadık. Farklı şehirlerde beş yüze yakın konser verdik, konser grubu olarak yolumuza devam ettik. Doğu'da konserler vermeye devam edeceğiz.
Çıkışınız herkesten farklı oldu. "Ölürüm Hasretinle" parçanız internette kulaktan kulağa yayıldı. Daha albüm çıkmadan aylar önce herkes Seksendört'ten bahsedip sizi merak eder oldu. Bu olayın aslı nedir arkadaşlar? Ben nasıl bilebilirim bunun bir çeşit reklam olmadığını
Tuna: Bize bu konuda tıpkı sizin gibi kötü davrananlar var aslında:) "Şarkınızı yaydınız, ünlü oldunuz" diyorlar. Ama böyle bir durum yok. Reklam gibi bir derdimiz olsaydı, baştan yapardık bu işi, bu kadar yıl beklemezdik.
Bir rock grubusunuz, ama bana "Ölürüm Hasretinle"de çok fazla arabesk ezgiler var gibi geldi.
Tuna: Rock'ı aslında istediğiniz sıfatlara sokabiliyorsunuz. Biz bu tarzda söylüyoruz. Rock müzikte insanlar sertlik görmeye alışmış, ama rock tamamen böyle bir müzik değil. Bu arada, arabesk de kötü bir şey değil ki!
Bi' de birbirinizi anlatın da tam olsun!
Serter: Tuna, her konuda sözlerine güvenebileceğiniz biri, grubun psikoloğu. En sevdiğim özelliği de iyi ve uyumlu olması. En sevmediğim özelliği, kendi hazır olunca bizi hazır etmeye çalışıyor olması.
Tuna: Serter, aramızdaki dengeyi sağlıyor. Hiç yalan söyleyemez. Biz pembe yalanlar söyleyerek kendimizi rahatlatabiliyoruz, ama o hiç yapmıyor. Fotoğraflarda hep güzel çıkmasına da uyuz oluruz ayrıca.
Erdem: Okan, kendimi kötü hissettiğim zamanlarda bakıp rahatladığım bembeyaz bir sayfa. Kötü yanı, bazen belki de bizi sevdiği için, kötü yönlerimizi söylemiyor olması. Yani o kadar iyi biri.
Okan: Erdem, dünyadaki kalbi en büyük adamlardan biri. Dışarıdan gören, tanımayan biri onu ukala, artist zannedebilir, ama alakası yok. Canımızı, malımızı, her şeyimizi teslim edebileceğimiz bir adamdır. Sevmediğim yönü de çok süslü olması.